2015 Aralık ayında gerçekleştirdiğimiz Asya gezimizin ikinci yarısını Kuzey Tayland’a ayırdık. Gezimizin ilk yarısına ait...
Keşfedilmeyeni keşfetmek
BurakGünün sıkıcı haberlerinden uzaklaşıp biraz da teknoloji bölümüne tıkladığımda karşıma çıkan haberler insanı bambaşka dünyalara götürüyor.
Yılların birikimiyle kurulan onlarca şirketin yapamadığı kârın onlarca katını bir web sitesi kazanabiliyor günümüzde. Özellikle arama motorlarının muazzam reklam kazançları birçok firmanın en deneyimli pazarlama ekiplerinin çabalarını bile gölgede bırakmaya yetiyor.
Like.com’un sahibi olan Türk mühendis, siteyi kurduktan 4 sene sonra 100 milyon dolara sitesini Google’a satmış. Bu kişi, Türkiye’nin en zenginleri arasında ismini çoktan yazdırdı. Sıfırdan hem de, tam dört senede… Bir aşağıdaki yazıda Youtube’un 2005’te kurulduğu yazıyor. Kurulduğundan sadece iki üç sene sonra yasak koyulan bu site yüzünden yer yerinden oynayabiliyor.
Google’ın Android’inin yükselişi ve iPhone’a rakip oluşuna göz gezdirdikten sonra, dünyanın en zenginleri listesindeki teknoloji firmalarının sahipleri gözüme çarpıyor. Dell’in kurucusu, Apple’ın CEO’su… Hepsi de sıfırdan servet yaratmışlar kendilerine.
İletişimde Internet’in payı arttıkça, dünyaya hitap edebiliyor bu siteler. İnsana ulaşmak temel unsur oluyor. Ne kadar çok insan “farkında olursa” o kadar paraya dönüşüyor en az sermayeyle kurulan bu siteler. Girişimciliği tanımlayan bir çok medya organı, “discovering undiscovered” kalıbını kullanır. Yani hiç görülemeyeni görmek, keşfedilmemiş boş alanları keşfetmekten bahseder. Bunu tam anlamıyla becerebilen bu insanlar, milyonların hayatlarına girebiliyor.