2015 Aralık ayında gerçekleştirdiğimiz Asya gezimizin ikinci yarısını Kuzey Tayland’a ayırdık. Gezimizin ilk yarısına ait...
Zihni sansürlemek…
Cemal BüyükgökçesuBugün yüzbinlerce insan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu‘nun internet konusundaki yeni düzenlemelerini protesto etmek amacıyla ülkenin farklı yerlerinde toplandı. Özellikle İstiklal Caddesi ve Taksim’deki kalabalık tarihi düzeydeydi.
Bu denli önemli gelişmeler yaşanırken ve bazı önemli mesajlar iletilmeye çalışılırken, Türkiye’nin ciddi haber kuruluşlarından bazıları bu gelişmelerden hiç bahsetmediler. Birçok haber kurumu yaşananları internet sitelerinde manşete taşırken ve hatta canlı yayınla ülkeye duyururken, bazı kesimler yaşananları “yaşanmamış” saymayı tercih etti.
Basını sansürlemek, sanatı sansürlemek, internet sansürlemek…
Bunların hepsinden daha tehlikeli bir şey var aslında: ZİHNİ SANSÜRLEMEK
Çünkü zihni sansürlemek, baskıyla değil istemle gerçekleşir. Dar bir zihniyeti içselleştirerek yaşanır.
Bir insan zihnini sansürlediğinde, hayata bakışını da sansürler aynı zamanda. Gerçekleri sansürler, hayatın kendisini sansürler.
O yüzden; zihnini sansürlemiş insan eksiktir, cahildir, hem acınası hem de tehlikelidir.
***
Zihin sansürüne uğramış insanların, bilgi paylaşımı gibi kutsal bir hizmeti yerine getiren medya ve haber kurumlarında yer almaları ise hem ironik hem de trajiktir.
(Bu ironi ve trajediye, bu yazının yazıldığı an itibariyle bazı medya kuruluşlarının internet sitelerini ziyaret edenler şahit olabilir.)
***
Basın, sanat, internet…
…ama hepsinden tehlikelisi zihni sansürlemektir.
Çünkü zihnini sansürlemiş insanların çoğunlukta olduğu bir toplum her zaman çağdışı kalmaya mahkumdur.