2015 Aralık ayında gerçekleştirdiğimiz Asya gezimizin ikinci yarısını Kuzey Tayland’a ayırdık. Gezimizin ilk yarısına ait...
Meksika Gezisi Anıları: Tropik Bir Kapanış
Cemal BüyükgökçesuMeksika anılarımı anlatan yazı serisinin ilk yazısına buradan, ikinci yazısına ise buradan ulaşabilirsiniz.
…
Meksika’nın başkenti Mexico City ve Maya yerlilerinin şehri San Cristóbal de las Casas’ın ardından bir sonraki durağımız ülkenin en güzel piramitlerinin bulunduğu Palenque şehriydi. Palenque’ye 5 saat süren çok sıkıntılı bir otobüs yolculuğunun ardından ulaşmıştık. Dünyanın en virajlı ama belki de en güzel manzaralı yolu olabilir San Cristóbal de las Casas ve Palenque arası. Güvenlik nedenlerinden ötürü de yolculuğu gündüz yapınca akşam 7 sularında Palenque’ye gelip otele yerleştik.
Palenque’yi turistler için cazip kılan 2 özelliği var: Tropik ormanların ortasında kurulu bir şehir olması ve Meksika’nın (ve belki de dünyanın) en etkileyici piramitlerini barındırması. Palenque milattan önce 2. yüzyılda kurulmuş tipik bir Maya şehri. Bizim de Palenque gezimiz, ormanların ortasındaki piramitleri gezmek ve yerel yemekleri denemek üzerine kurgulandı. Çok fazla yazıya boğmadan, bol bol resimle Palenque gezisini özetliyorum:
Palenque, yemyeşil doğası ve ormanın ortasında yükselen piramitleri ile gezinin en keyifli duraklarından biriydi. Palenque’den sonraki rotamız Cancun yarımadasındaki eğlence şehri Merida’ydı. Merida’ya 8 saatlik bir otobüs yolculuğu yapmayı planlıyorduk ve biletlerimizi almıştık. Ancak Palenque’ye yaptığımız ve mide bulandıran otobüs yolculuğunun ardından Meksika’daki otobüs maceramızı sonlandırmaya karar verdik ve otobüs biletimizi iptal edip Merida’ya uçak bileti aldık. Hem de Mayair isimli yerel bir havayolu firmasının Türkiye’dekilere örnek olabilecek düzeyde başarılı mobil sitesinden alışveriş yaparak.
Pervaneli, eski ve ufacık bir uçakla 1 saatlik bir uçuşun ardından Merida’ya indik. Merida, Meksika’nın Yucatan eyaletinin en büyük şehri ve başkenti. Burası; müzeleri, sanat galerileri, tiyatrosu, restaurantları ve renkli gece hayatıyla da bölgenin önemli kültür merkezlerinden biri. Şehirde 1 milyona yakın insan yaşıyor. Ayrıca etnik olarak Maya kökenli insanların en yüksek orana sahip olduğu (%60) Meksika şehri. Merida, “beyaz şehir” olarak da anılıyor, çünkü şehir mimarisinde beyaz rengin ağırlığı fazla. Ayrıca Meksika’nın en temiz şehirlerinden biri Merida.
Merida’ya gelmemizin en büyük nedeni, gezinin bundan sonraki kısmı için kiralayacağımız arabayı buradan teslim alıyor olmamız ve Yucatan bölgesinin dünyaca ünlü yemeklerinin en güzel örneklerini bu şehirde bulabilmemizdi. Ayrıca, şehrin 130 km doğusundaki arkolojik bölge Chichen-Itza‘yı da görmek istiyorduk. Chichen-Itza Meksika’nın en çok ziyaret edilen ikinci arkeolojik sit alanı ve önemli piramitleri barındırıyor.
Meksika’da araba kiralamamız hayatımız boyunca unutamayacağımız bir tecrübe oldu. Hem trafik kurallarının alışık olduğumuz Batı standartlarından çok farklı işlediği bir ülkede araba kullanmayı tecrübe etmiş olduk, hem de istemeden de olsa yaptığımız bir kural hatası nedeniyle Meksika trafik polislerini de daha iyi tanımış olduk.
Serinin ilk yazısında da kısaca değindiğim gibi Meksika’da araba kullanmak hiç de kolay değil, çünkü insanlar kurallara (var olduklarını sanıyorum) çok fazla aldırış etmiyor ve İstanbul trafiği standartlarından bile çok daha sert araba kullanıyorlar.
Trafik Türkiye’deki gibi sağdan akıyor. Yolda çok sık şerit değiştirmek ve slalom yaparak araba kullanmak son derece normal. Gidiş geliş tek şerit olan yollarda ise arabaları sollamak karşı şeridi tehlikeli biçimde ihlal ederek yapılıyor ve araçların emniyet şeridine kaçmaları çok olağan karşılanıyor. Sadece bu durumdan ötürü sollamanın fazla olduğu yolları tercih etmedik ve mesafeleri uzattık.
Yine daha önce de belirttiğim gibi Meksika’da kaçakçılığın yaygın olması ve sık gerçekleşen gerilla soygunları nedeniyle yollarda çok fazla güvenlik noktası var.
Nerdeyse her 30 km’de bir yollar tek şeride indirilerek polis kontrolünden geçiyor tüm arabalar. Biz de arabayı kirayıp yola çıkar çıkmaz böyle bir güvenlik noktasıyla karşılaştık. Bu kontrol noktalarından geçerken araç sürücüleri hızlarını minimuma düşürüp polisten onay aldıktan sonra devam edebiliyormuş. Biz tabi bunu bilmediğimizden ilk kontrol noktasından yavaşlamadan geçtik ve hemen durdurulduk. İri yarı ve Meksika’nın muhteşem yemeklerinden oldukça nasibini almış bir memur yanımıza gelip İspanyolca bir şeyler anlatmaya başladı. Ne Onur ne de ben İspanyolca bilmediğimizden Google Translate’e sığındık ve yazarak anlaşmaya çalıştık. Kontrol noktalarından geçerken durmamız gerektiğini, durmadığımız içinse ceza ödeyeceğimizi anlayabildik. 400 Peso (40 dolar civarı) bir ceza (faturasız, belgesiz) ödeyerek Meksika polis kurumunu da yakından tanımış olduk.
Merida ve Chichen-Itza ziyaretleri Meksika gezimizin kültürel kısmının son ayaklarıydı, çünkü gezinin bundan sonraki kısmında Cancun yarımadasının doğu sahilindeki tropik adalarda nasıl bir keyif hayatı yaşanıyor sorusunun cevabını arayacaktık.
Anladık ki Tulum, Playa Del Carmen, ve tropik adalardan Cozumel ve Isla Mujeres gibi güzide yerleşimlerde çok farklı dünyalar yaşanıyormuş. Meksika Karayip’i olarak adlandırılan bu bölge, Meksika’nın diğer bölgelerinden çok farklı olarak tropik deniz tatili turizminin çok önemli merkezlerinden. O nedenle bu bölge özellikle Meksika’nın komşusu ABD’den ciddi turist çekiyor ve Meksika ortalamasına göre çok daha gelişmiş. Kum ve deniz tatili yaparak sonlandırdığımız gezinin bu son kısmını resimlerle özetliyorum.
Kısaca özetlemek gerekirse; tarihi dokusu ve kültürü, harika doğası, muhteşem yemekleri ve tropik yaşantılarıyla Meksika, unutamayacağım güzellikte bir anı oldu benim için. Birçoğumuzun Meksika hakkında özellikle güvensiz olduğuna dair önyargılarımız var. Ben bu gezide bu ülke hakkındaki birçok önyargımı yendim.
Dünyanın neresine giderseniz gidin, dikkatli ve uyanık olmadığınız sürece sıkıntılar yaşayabilirsiniz.
Ancak azami güvenlik önlemlerini alırsanız Meksika’nın diğer ülkelerden hiçbir farkı olmadığını görüyorsunuz, hatta birçok Avrupa ülkesine kıyasla çok daha sıcak ve yardımsever insanlarla karşılaşıyorsunuz. Benim için de bir ülkeyi özel kılan en önemli unsurlardan biri ülkenin insanları ve yabancı misafirlere yaklaşımları olduğundan, Meksika bende çok olumlu izlenimler bıraktı.
Sürekli yeni yerler keşfetmenin, değişik kültürleri ve değerleri yaşamanın, farklı insanları tanımanın dünyayı çok daha iyi bir yer yapacağını düşünüyorum. Çünkü insanların birbirlerini tanıdıkları ölçüde sevdiklerine ve sevginin her türlü sınırı kaldırdığına inanıyorum. Mark Twain‘in muhteşem bir sözüyle bu uzun gezi yazısını sonlandırıyorum:
“Seyahat, önyargı ve dar bakış açıları için ölümcüldür!”