2015 Aralık ayında gerçekleştirdiğimiz Asya gezimizin ikinci yarısını Kuzey Tayland’a ayırdık. Gezimizin ilk yarısına ait...
Sidney’e Uçuş ve İlk İzlenimler
Cemal BüyükgökçesuGece yarısı saat 4, Sidney. Bu saatte yazı yazma nedenimse jetlag. Jetlag yaşamamak için vardığınız ülkenin saatlerinde normal olarak gece uyuyun derler, ama ben malesef 2 günü aşan yolculuğun ardından öğlen eve varır varmaz uyuyakaldım ve 7 saat deliksiz uyudum. Muhtemelen bu yüzden 2-3 gün daha uyku saatlerim şaşacak.
Bir önceki yazıda belirttiğim gibi, 3 ay boyunca Google Sidney ofisinde çalışacağım. Dublin saatiyle Çarşamba sabahı yola çıkıp, Sidney saatiyle Cuma sabahı vardım. 2 aktarmalı 3 uçuş toplam 25 saat sürdü, aktarmalar ile birlikte 36 saati yolda geçirdim. 4.5 saatlik İstanbul ve 10 saatlik Seul (Güney Kore) uçuşları THY ile, 10 saatlik Seul-Sidney uçuşu ise Asiana Havayolları’ylaydı.
Daha önce de benzer uzunlukta rotaları United Airlines, American Airlines, British Airways, Lufthansa gibi firmalarla yapmıştım. Özellikle de bu son yolculuğun ardından THY’nin niçin birçok uluslararası ödül aldığını anladım. Çok farklı nedenlerden ötürü THY’yi çokça eleştirmişimdir, ve hala da çok şiddetli eleştiririm. Örneğin uçaklarda bolca Akit gazetesi sunarlarken talibi fazla olmasına rağmen Sözcü gazetesini neredeyse hiç stoklamamaları, uçuşlarındaki içki uygulamaları, web sitelerinin son derece başarısız olması vb. gibi birçok konuda çok fazla eleştiri yaptım, yapıyorum.
Ancak (ekonomi sınıfı için) uçuşlardaki servis ve ikram, uçakların görece yeniliği, uzun uçuşlarındaki multimedia eğlence sistemleri, bazı uçuşlarda sundukları internet servisi vb. birçok konuda ise bence rakipsizler (veya Lufthansa ile kapışırlar). Özellikle Güney Kore firması Asiana Havayolları uçuşundan beklentim oldukça yüksekken çok eski bir uçak ve 90’lardan kalma monitörlerde pikselleri sayarak film izlemeye çalışmak baya sıkıntı yarattı.
İlk 10 saatlik uçuşun ardından Güney Kore Incheon Havaalanı‘nda ülkeye giriş yapmadan uluslararası terminalde 4 saat geçirdim, ve yemek yemek dışında bolca yürümeye çalıştım sürekli oturmanın yan etkilerini azaltmak için. Havaalanı kapalı bir alışveriş merkezinden farksızdı açıkçası; birçok markanın mağazası vardı terminalde. THY’den farklı olarak Asiana Havayolları’nda boarding uçuşa 30 dakika kala başlıyor (THY uluslararası uçuşlarında 1 saat), ve çok efektif bir şekilde herkesi hızla uçağa alıp kalkışa hazır oluyorlar. Benzer tecrübeyi Lufthansa’da da yaşamıştım (Alman ve Kore disiplini diyebilir miyiz?).
10 saatlik ikinci uçuşun ardından Sidney’e sabah vardım. Avustralya geçici çalışma vizesini Dublin’deyken “online” başvuru yapıp (tam anlamıyla online: pasaportun taranmış halini online başvuru formuna ekliyorsunuz, vize ise dijital olarak veriliyor) almıştım. Ülkeye girerken de pasaportun sadece ilk sayfasını taratıp sistemlerinde dijital vizemi doğrulayıp sadece damga basıyorlar. Muhtemelen Türkiye’ye girişlerimden bile daha kısa sürede Avustralya’ya girdim (sorgu sualsiz). Havaalanından daha çıkmadan da kendime bol datalı bir mobil hat aldım.
Havaalanı şehre 10 km uzaklıkta, taksi ile sabah trafiğinde 40 dakikada şehir merkezine gelebildim. Trafik İngiltere ve İrlanda’da olduğu gibi sağdan akıyor, o yüzden her Türkiye’ye geldiğimde karşıdan karşıya geçerken yaşadığım ilk 3 günlük ezilme tehlikesini burada yaşamıyorum.
Kaldığım ev bir stüdyo daire, şehrin merkezinde ve Google ofisine 500 metre uzaklıkta. Yürümeyi seven biri olarak muhtemelen her yere yürüyerek gidip geleceğim. Evin konumunun bir başka avantajı ise Sidney’de en güzel omlet yapan cafelerden birine komşu olması. 🙂
Eve yerleşir yerleşmez, aşağıdaki arkadaşlardan 3 tanesinin benim için yaptıkları mini karşılama törenini izledim, ben de aynı sevgiyle kendilerine karşılık verdim.
Avustralya’da nerdeyse her evde bolca Amerikan karafatması (büyük versiyonu demek – küçükleri için bakınız Alman Karafatması) veya Huntsman örümceği varmış. İkisinin aynı anda olduğu durum pek yaşanmıyor, çünkü Huntsman örümceği karafatma ile besleniyormuş. Benim şanslı kutumdan Amerikan karafatması çıkınca açıkçası örümcekten çok fazla hazetmeyen biri olarak sevindim (her ikisi de zararsız olsa da). Yine de bu arkadaşlarla da çok fazla karşılaşmamak için bazı önlemler düşünüyorum.
Bu arada son bir not, Avustralya’da yaz başlıyor (evet, Avustralya güney yarımkürede) ve tüm gün tshirtle dolaşabiliyorsunuz (hava 25-30 derece civarında). Şehirle ilgili ilk izlenimlerini birkaç gün içerisinde yazacağım. Şimdilik tek bir foto paylaşıyorum.
Sidney’den sevgiler.