Hayatı keşfet!

Biz kimiz?


İrlanda'da ve Türkiye'de yaşayan iki kardeş... Gündemle, hayatla ve yaptıkları seyahatlerle ilgili gözlemlerini yazıyorlar. Limanlarından ayrılıp keşfedilmeyenlere ulaşmaya çalışıyorlar.

Son yazıları okudun mu?


Yeni yazılar anında email'ine gelsin!


İletişimde kalalım!


Sidney’de Haftasonu Macerası

Cemal BüyükgökçesuCemal Büyükgökçesu

Bu yazı, bu başlığı hakediyor. Geçen haftasonu tam anlamıyla macera dolu geçti. Maceranın sonundan bir kareyi üstte paylaşıyorum.

Son 2 haftadır Sidney’de bolca yağdı, havanın açtığı geçen Pazar gününü ise uzun bir trekking ile değerlendirmek istedik güneşin çıkmasını fırsat bilerek. Google’dan arkadaşım Luna ile sabah erkenden buluşup tren istasyonunun yolunu tuttuk. Trekking yapacağımız park şehrin 1 saatlik mesafede güneyindeydi. Kolay bir yolculuğun ardından Sidney’in en büyük ulusal parklarından “Royal National Park“ın kuzeyindeki Cronulla kasabasına ulaşmıştık. Buradan yarım saatlik bir vapur yolculuğuyla trekking rotasının başlangıcı olan Bundeena kasabasına geçtik.

Bizi Cronulla kasabasından trekkingin başlangıç noktası olan Bundeena kasabasına götüren vapur.

Bizi Cronulla kasabasından trekkingin başlangıç noktası olan Bundeena kasabasına götüren vapur.

Yarım saatlik vapur yolculuğunda doya doya izlediğimiz masalsı evlerden biri.

Yarım saatlik vapur yolculuğunda doya doya izlediğimiz masalsı evlerden biri.

LOST adasının kopyası

LOST adasının kopyası

Yol boyunca burada yaşayan insanların nasıl bir hayat yaşadıklarını, en büyük dertlerinin ne olabileceğini, bir günü nasıl geçirdiklerini düşündüm.

Yol boyunca buradaki insanların nasıl bir hayat yaşadıklarını, en büyük dertlerinin neler olabileceğini, bir günü nasıl geçirdiklerini düşündüm.

Hızlı bir kahvaltının ardından 28 km’lik trekking turumuz başlamıştı. Evet, yanlış duymadınız. Bu mesafe parkın en kuzey noktasından en güney noktasına kadar olan mesafe, ve tahmin edebileceğiniz gibi Royal National Park (benzer ulusal parklar gibi) devasa boyutlarda. Bu rotayı seçtik, çünkü rota okyanus kenarından ilerliyordu ve parkın güneyindeki Otford tren istasyonunda bitiyordu, buradan tekrar trenle şehre geri dönecektik.

Tura başladığımız patika. Bizi doğrudan okyanus kıyısına götürüyor.

Tura başladığımız patika. Bizi doğrudan okyanus kıyısına götürüyor.

Yağmurların ardından pırıl pırıl, berrak bir hava vardı. 25 derece civarında ve nem yok denecek kadar azdı. Kısacası muhteşem trekking koşullarında (hala çamurlu ve ıslak olan bazı patikaları saymazsak) keyfimiz yerindeydi. Hedefimiz 28 km’lik bu rotayı aynı gün içerisinde tamamlamak değildi, sadece deneyecek, olmazsa aynı rotadan geri dönecektik çok zorlamadan.

Parkın kuzey bölgesinde 2 saat boyunce resimdekine benzeyen kaya oluşumları üzerinde ilerledik. Üzerine sert bastığınızda kum gibi dağılan ve kırmızının tonlarını yansıtan bölgeye özgü oluşumlarmış.

Parkın kuzey bölgesinde 2 saat boyunce resimdekine benzeyen kaya oluşumları üzerinde ilerledik. Üzerine sert bastığınızda kum gibi dağılan ve kırmızının tonlarını yansıtan bölgeye özgü oluşumlarmış.

Kayaların üzerindeki bu ilginç desenler tamamen rüzgarın eseri.

Kayaların üzerindeki bu ilginç desenler tamamen okyanus rüzgarlarının eseri.

Kayalar bazı yerlerde öylesine güzel renklere ve şekillere bürünmüş ki üzerine basmaya dahi kıyamadık.

Kayalar bazı yerlerde öylesine güzel renklere ve şekillere bürünmüş ki üzerine basmaya dahi kıyamadık.

Trekking yolu tamamen doğal ve yolunuzu gösteren birkaç işaret dışında hemen hiçbir koruyucu önlem veya yapay alanlar yok. O nedenle buna benzer birçok uçuruma paralel ilerliyor trekking yolu (güvenli bir mesafeden)

Trekking yolu tamamen doğal ve yolunuzu gösteren birkaç işaret dışında hemen hiçbir koruyucu önlem veya yapay alanlar yok. O nedenle buna benzer birçok uçuruma paralel ilerledik (güvenli bir mesafeden)

Trekkingin ilk yarısında buna benzer okyanus manzaralarını çokça fotoğrafladık.

Trekkingin ilk yarısında böyle okyanus manzaralarını çokça fotoğrafladık.

Orada olduğumun kanıtı. :)

Orada olduğumun kanıtı. 🙂

1-2 saat ilerledikten sonra, aynı turu tek başına yapan Melanie isimli Alman bir arkadaşla tanıştık dinlendiğimiz noktalardan birinde. Melanie, Avustralya’da 6 ay work & travel programı ile seyahat ettikten sonra Sidney’deki bir lojistik firmasında çalışmaya başlamış. Bizim gibi esnek bir şekilde bu rotayı denediğini duyunca bize katılmasını teklif ettik ve günün geri kalanına 3 kişi olarak devam ettik.

Melanie ile karşılaştığımız plaj. Gezinin en keyifli yerlerinden biri burasıydı. Nerdeyse kimsenin olmadığı, kırmızı akan bir akarsunun denize okyanusa karıştığı, suyun ise cam gibi olduğu cennet gibi bir yer.

Melanie ile karşılaştığımız plaj. Gezinin en keyifli yerlerinden biri burasıydı. Nerdeyse kimsenin olmadığı, kırmızı akan bir akarsunun okyanusa karıştığı, suyun ise cam gibi olduğu cennet gibi bir yer.

İlk yemek molamızı bu plajda verdik.

İlk yemek molamızı bu plajda verdik.

IMG_20131124_121641

 

İlginç bir bilgi: Plajda yüzlerce kuş ölüsü vardı. Sonradan öğrendik ki bu kuşlar güney yarımküreye göçlerinin ardından güçsüz düşüp ölen kuşlarmış ve genelde bu mevsimde Sidney'in güney plajlarında benzer tablolar görmek olağanmış. Bu kuş ölülerini özellikle toplamıyorlar, çünkü bu ölü kuşların başka hayvanların besin zincirinde önemli yeri varmış. O nedenle doğal yaşam dengesini bozmamak adına bu ölü kuşlara dokunulmuyor.

İlginç bir bilgi: Plajda yüzlerce kuş ölüsü vardı. Sonradan öğrendik ki bu kuşlar güney yarımküreye göçlerinin ardından güçsüz düşüp ölen kuşlarmış ve genelde bu mevsimde Sidney’in güney plajlarında benzer tablolar görmek olağanmış. Bu kuş ölülerini özellikle toplamıyorlar, çünkü bu ölü kuşların başka hayvanların besin zincirinde önemli yeri varmış. O nedenle doğal yaşam dengesini bozmamak adına bu ölü kuşlara dokunulmuyor.

Doğal yaşam dengesinde üstlerden yer alan diğer yırtıcılardan bazıları: Kartallar

Doğal yaşam dengesinde üstlerde yer alan yırtıcılardan bazıları: Kartallar

Toplamda 4-5 saat ilerledikten sonra (rotanın yarısına ulaşmıştık) bir dinlenme alanında mola verdik. Önümüzde 2 seçenek vardı. Ya ilerleyip rotayı tamamlayacaktık (4-5 saatlik daha yürüme mesafeydi) ya da dinlendiğimiz noktaya arabalarıyla gelen ve Pazar gününü buradaki plajda geçiren ailelerden birinden rica edip bizi en yakın tren istasyonuna bırakmalarını isteyecektik. Saat henüz öğlen 2 civarı olduğundan ve trekking çok keyifli geçtiğinden ilerlemek ve şansımızı denemek istedik. En kötü ihtimalle, 2 saatlik mesafedeki bir sonraki dinlenme alanında (orada da otopark olabileceğini tahmin ediyorduk) arabası olan ailelerden tren istasyonuna bırakılmayı isteyecektik.

Yemek molası verdiğimiz diğer plaj.

Yemek molası verdiğimiz diğer plaj.

Kısa bir yemek ve dinlenme molasının ardından yeniden yola koyulduk. Parkın güneylerine ilerledikçe rota ormanlık olmaya başlamıştı. Bu da bolca çamur, su birikintisi ve birbirine benzeyen patikalar demekti. Bütün bu şartlar, bir de yorgunluk yüzünden oldukça yavaşlamıştık ve anlaşılan rotayı tamamlayamayacaktık. O nedenle bir sonraki dinlenme yerine yöneldik (patikalardaki yön işaretlerini takip ederek) ve oradan bir araba bularak en yakın istasyona ulaşmayı planladık.

Rotanın ortasında ayakkabılarımızı çıkarak geçmek zorunda kaldığımız derelerden biri.

Rotanın ortasında ayakkabılarımızı çıkararak geçmek zorunda kaldığımız derelerden biri.

Son 2 haftadır yağan yağmurlarla genişlemiş akarsulardan biri daha.

Son 2 haftadır yağan yağmurlarla genişlemiş akarsulardan biri daha.

Bazı akarsular doğrudan uçurumlardan aşağıya dökülüyor şelaleye dönüşerek ve okyanusa karışıyor.

Bazı akarsular doğrudan uçurumlardan aşağıya şelaleye dönüşerek dökülüyor ve okyanusa karışıyor.

Ne olduysa bu noktadan sonra oldu. Yarım saatlik mesafede olduğunu tahmin ettiğimiz dinlenme noktasına bir türlü ulaşamıyorduk. Muhtemelen yol ayrımı olan noktalardan birinde yanlış tercih yapmıştık. (Tüm yol ayrımlarında nereye götürdüğüne dair işaretler yoktu, yönümüzü tahmin ederek ilerliyorduk ve bugüne kadarki tüm trekkinglerde bir sıkıntı yaşamamıştık). Ancak bu sefer galiba yanılmıştık. Patikadan çıkmamıştık, ama bizi nereye götürdüğünü ve ne kadar sürdüğünü bilmediğimiz bir patikada ilerliyorduk. (Rotada bazı noktalarda telefonlarımız çekse de parkın içindeki mini patikaların detaylı haritaları internette yoktu).

Patikalardan birinde ilerlerken karşımıza devasa bir kertenkele çıktı. Kendisini fotoğraflamamızdan rahatsız olmuş olacak ki bir süre sonra çalıların arasında kayboldu.

Patikalardan birinde ilerlerken karşımıza devasa bir kertenkele çıktı. Kendisini fotoğraflamamızdan rahatsız olmuş olacak ki bir süre sonra çalıların arasında kayboldu.

Gittiğimiz yönü kestirdiğimizden ve bu yönde ilerlersek park içinden geçen anayollardan birine varacağımızı bildiğimizden ilerlemeye devam ettik ve sonunda araba seslerini duymaya başladık. Yola ulaşacak ve bir arabanın bizi istasyona götürmesini umarak bekleyecektik. Yol kenarına vardığımızda, muhteşem bir şansla, çevirme yapan bir polis ekibiyle karşılaştık. Onlar da ormandan pat diye çıkan 3 kişilik bizim grubu görünce oldukça şaşırmışlardı. Hikayemizi anlattık ve bizi en yakın istasyona bırakmalarını rica ettik. Yardımcı oldular ve böylece hayatımızdaki ilk polis arabasında yolculuk tecrübemizi de tatmış olduk.

Öğrendik ki en yakın istasyon nerdeyse 2 saatlik yürüme mesafesindeymiş. Polis otosuyla 20 dakikalık bir araba yolculuğundan sonra istasyona ulaştık. Polislerle hatıra fotoğrafımızı da çektirip Sidney’e akşam 8 gibi ulaştık ve bu maceralı ama keyifli günü Sidney’in en güzel Japon restaurantlarından birinde ramen (noodle çorbası) yiyerek kutladık.

Gün sonunda ayrılmadan önce çektiğimiz fotoğraf. Unutamayacağımız kadar güzel bir gün ve anı oldu hepimiz için.

Gün sonunda ayrılmadan önce çektiğimiz fotoğraf. Unutamayacağımız kadar güzel bir gün ve anı oldu hepimiz için.

Şimdi gelelim bu maceradan çıkardığımız derslere:

Bu haftasonu ise Avustralya’nın güneydoğusundaki Tazmanya adasındaydım ve dünyaca ünlü Cataract Gorge Reserve‘de keyifli yürüyüşler yaptım ve ufak Launceston şehrini keşfettim. Bir sonraki yazıda detayları paylaşacağım…

2009'dan beri yurtdışında yaşayan Cemal, London School of Economics’teki yüksek lisansının ardından Google’da çalışma hayatını sürdürüyor. Çok fazla bilinmeyen yerlere seyahat edip farklı yaşantıları keşfetmek en büyük hobisi. Ayrıca bir yüzme tutkunu: Her gün (istisnasız) 2.5 km yüzüyor.