2015 Aralık ayında gerçekleştirdiğimiz Asya gezimizin ikinci yarısını Kuzey Tayland’a ayırdık. Gezimizin ilk yarısına ait...
Tasmanya’dan Büyük Mercan Resifine
Cemal BüyükgökçesuSon 2 haftasonunu Sidney’den 2-3 saatlik uçuş uzaklığındaki 2 farklı şehirde geçirdim. Avustralya’da bugüne kadar 4 kez ülke içinde uçtum ve bu uçuşlarda ilginç bir şey dikkatimi çekti. Uçuşlarda kimlik kontrolü yapılmıyor. Yani pasaportunuz hatta kimliğiniz dahi olmadan uçağa girebiliyorsunuz. O nedenle, eğer mobil check-in yaparak bavulsuz seyahat ediyorsanız 15 dakika öncesinde dahi havaalanına gelip uçağa girebiliyorsunuz. Bu da seyahat edenler için büyük kolaylık. İlk haftasonu gezim, Avustralya’nın en güneyinde bulunan ve dünyanın Güney Kutbu’na en yakın bölgelerinden biri olan Tasmanya adasındaki Launceston şehrineydi.
Tasmanya adası hepimizin çocukluk zamanlarından aşina olduğumuz çizgi film kahramanı Tasmanya canavarının yaşadığı ada. Malesef bu hayvanların soyu tükenmek üzere ve Avustralya anakarasında artık görmek mümkün değil. 1930lu yıllarda kümes hayvanlarını korumak adına çok sayıda Tasmanya canavarı öldürülmüş. Bu nedenle sayıları gittikçe azalmış ve 1941 yılından beri koruma altındalar. Canavar (veya şeytan) olarak betimlenmelerinin nedeni ürkütücü siyah görünümleri, yaydıkları kötü koku, tehlike anındaki yaydıkları çığlık ve beslenirken gösterdikleri hırçın hareketlermiş (yemek yerken çıkardıkları sesleri km’lerce öteden duymak mümkünmüş).
Bir ufak bilgi daha: 1996’da ortaya çıkan “canavar yüz tümörü hastalığı” nedeniyle bu hayvanların sayıları çok daha azalmış ve bu yaygın hastalığa önlem alınmazsa soyları çok yakında tamamen tükenecekmiş. Peki ben bu hayvanları doğada görebildim mi? Çok istememe rağmen malesef hayır. Launceston’da 2 gün boyunca vahşi doğa yürüyüşlerinde kangurular, dev kirpiler, ve sürüngenler görmeme rağmen tek bir Tasmanya canavarı ile karşılaşmadım. Dilerim bu hayvanların soyları tükenmez ve günün birinde bu adaya yeniden gelirsem doğal ortamlarında bu hayvanları görme şansım olur.
Launceston şehri Tasmanya adasının 2. büyük şehri (Hobart’tan sonra). Bu şehre gelmemin nedeni dünyaca ünlü Cataract Gorge ulusal parkında doğa yürüyüşleri yapmak istememdi. Bu ulusal park, Avustralya’daki diğer benzerleri gibi çok büyük boyutlarda, o nedenle tamamını 2 günde dolaşmak mümkün olmadı. Launceston şehrinden ve Cataract Gorge ulusal parkından fotoğrafları aşağıda paylaşıyorum:
Bu haftasonu ise Avustralya’nın kuzeyindeki Cairns şehrindeydim. Cairns, Büyük Mercan Resifi‘ni görmek isteyenler için bir başlangıc noktası sayılıyor. Özellikle Uzak Doğu ve Japonya’dan çok sayıda turist bu görece büyük şehre gelip turlara katılıyor. O nedenle havaalanı dahil şehirde İngilizce’ye ek olarak Japonca işaretlere ve tabelalara rastlıyorsunuz. Benim de Cairns’e gelme nedenim Büyük Mercan Resifi’nin bir bölümünü görebilmekti. Bir bölümünü diyorum çünkü Büyük Mercan Resifi 2,900 resif ve 900 adadan oluşan, 2,600 km genişliğe yayılmış ve uzaydan da görülebilen dünyadaki tek canlı organizma.
Büyük Mercan Resifi canlı çeşitliliği olarak o kadar zengin ki bu sularda birçok balina ve deniz kaplumbağası türü, ve 1 milyondan fazla balık, mercan, köpekbalığı, vatoz, denizanası çeşidi yaşıyor. Ben de günübirlik bir turla Cairns’e tekneyle 1 saat mesafedeki Green Adası‘na gittim ve resif turuna katıldım. Ada çok ufak ve yürüyerek etrafını 40 dakikada turlayabiliyorsunuz. Adada tek bir otel ve restaurant bulunuyor, onun dışında tamamen ıssız plajlar ve tropik bir ormandan oluşuyor. Adadan ve resif turundan fotoğrafları aşağıda paylaşıyorum.
Tasmanya ve Cairns, Avustralya’da görülebilecek ve muhteşem doğaya sahip şehirlerden sadece ikisi. Devasa büyüklükteki Avustralya anakarasında ve çevre adalarda görülmesi gereken binlerce doğa mucizesi var. Ve hepsini görmek için insan ömrü malesef yetersiz (her gün 1 farklı yer gördüğünüzü varsayıp hayatınızda kalan gün sayısıyla bir hesaplama yaparsanız ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız).
Ben bu doğal güzellikleri gezerken, iş hayatının gündelik sorunlarını aklıma getirdiğimde öylesine ilginç bir ruh haline kapıldım ki… Çok gereksiz, insan ömrü içerisinde anlamı bile olmayacak ufacık şeyleri dert ettiğimi farkettim ve bunları bir nebze aştım. Çok çok eminim ki bu yazıyı okuyan sizlerin de benzer sorunları ve mutsuzluk sebepleri vardır. Son birkaç aylık Avustralya tecrübemden öğrendiğim ve size aktarabileceğim öneri, nerede olursanız olun belli periyotlarla evrendeki güzellikleri seyredecek fırsatlar yaratmanız (Türkiye bu açıdan Avustralya gibi çok şanslı ülkelerden biri). Dünyadaki doğal güzellikleri seyrederken, dert ettiğiniz sorunlarının aslında ne kadar ufak ve önemsiz olduğunu anlıyorsunuz, ve onların hayatınızı şekillendirmesine izin vermemeyi öğreniyorsunuz.
Uzaklardan herkese sevgiler.