2015 Aralık ayında gerçekleştirdiğimiz Asya gezimizin ikinci yarısını Kuzey Tayland’a ayırdık. Gezimizin ilk yarısına ait...
Yiyin efendiler yiyin…
Cemal BüyükgökçesuTevfik Fikret’in yaşadığı yıllarda (Osmanlının son dönemleri) bazı ülke yöneticileri, ülke kaynaklarını kendi çıkarları uğruna sömürmekte ve “yağmalamaktaydı”. Bunu gören Tevfik Fikret, 1912 yılında “Han-ı Yağma” (Yağma Sofrası) adlı ünlü şiirini yazarak bu durumu eleştirmek istedi.
Şiirin hem günümüz Türkçesine uyarlanmış, hem de orjinal biçimlerini aşağıda bulabilirsiniz. Ayrıca Rutkay Aziz’in sesinden de şiiri hissetmenizi öneririm.
Günümüzde de son derece aşina olduğumuz kavramlar ve acı gerçekler üzerine düşündürtüyor bizleri…
Yağma Sofrası
Bu memleket, efendiler, satılmak üzere tam hazır;
Huzurunuzda titreyen şu milletin sapır sapır,
Şu ıstıraplı milletin -ki ölmede ağır ağır-
Bütün hayatıdır, satın çekinmeden şakır şakır.
Satın efendiler satın, bütün bu memleket sizin,
Haraç mezat satın hemen, gerekmiyor izin mizin.
Evet bütün sizin ne varsa ortalıkta, vay ki vay;
Hasep, nesep, şeref, şataf, oyun, düğün, konak, saray,
Bütün sizin efendiler, bu gök, deniz, bu yıldız, ay,
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay.
Bu milletin malı deniz, yemezseniz domuzsunuz
Kalın bir ense, şiş göbek, ne muhteşem olursunuz!
Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar,
Tıkanmanın övüncü var, iç etmenin kıvancı var;
Bu memleket, bu sofra hep sizinle etti iftihar;
Sizin bütün tekel mekel, sizin bütün dolar molar.
Satın efendiler satın, vatan ilelebet sizin
Apar topar satın hemen, gerekmiyor izin mizin.
Verir zavallı memleket, verir bütün hayalini,
Vücudunu, hayatını, ümidini, ayalini,
Zeminini, semâsını, cenubunu, şimalini;
Hemen satın, düşünmeyin haramını helâlini.
Bu milletin malı deniz, yemezseniz domuzsunuz
Kalın bir ense, şiş göbek, ne muhteşem olursunuz!
Bu hortumun gelir sonu, kapıştırın giderayak,
Yarın bakarsınız söner bugün çatırdayan ocak
Bugün söğüşlemek kolay, hazır bütün köşe bucak
Alıp satın, çalıp satın avuç avuç, kucak kucak!
Satın efendiler satın, bütün bu memleket sizin
Haraç mezat satın hemen, gerekmiyor izin mizin
Tevfık Fikret (26 Aralık 1867 -19 Ağustos 1915)
Günümüze uyarlayan: Sait Maden
***
Şiirin orjinal biçimini de aşağıda bulabilirsiniz:
Han-ı Yağma
Bu sofracık, efendiler – ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor – bu milletin hayatıdır;
Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır!
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır…
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir…
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay…
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtiıamı var, sürur-ı intikaamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar…
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini…
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Tevfik Fikret